“O SON FASLIYDI ÜSTADIN…”
Kosova Türk müziğinin devi sayılan üstad Rasim Salih’i son yolculuğuna uğurlardığımız o acı gün, dün gibi hatıralarımda. Hepimiz çok üzülmüştük.
Öyleki dernek üyeleri, üstadın hastalık yüzünden konsere gelemiyeceğini düşünemedikleri için Priştine’deki (29 Mayıs 1993) konserlerine de davet etmişlerdi. Üstad, sanatçı ömründe ilk kez rahasızlık yüzünden bir programa katılamıyordu. Kendisi de buna çok üzülmüştü. Bizler de ilk kez üstadsız Priştine’de seyircilerimizin karşısına çıkıyorduk. Programa katılan üyeler üstad yanlarındaymış gibi kendilerini güvenli hissediyor, orkestrenin keman sesinde üstadı bulan hayranları, yokluğunda bile alkışlıyordu.
Günler gelip geçiyor üstadın sağlık durumunda tüm çabalara rağmen iyileşme sağlanamıyordu. Öyleki, üstad udi Rasim Salih, 9 Ağustos 1993 günü son yolculuğuna çıkarak, bu dünyadan ebediyen ayrılıyordu. Demek ki, Priştine Radyosu Türkçe Yayınları ve Türk Müziği Orkestrası’nın 40. Yıldönümünde o gür sesiyle okuduğu ve çok duygulandırdığı “Bu son fasıldır ey ömrüm…”eseri gerçekten, üstadın son faslıymış.
1950’li yılların başında saz arkadaşları Bayram Kırveş ve Adem Matsula ile birlikte Priştine’ye gelerek “Yani Hayat” derneğinin kuruluşuna katılmış ve yaklaşık yarım yüzyıl bu derneğin gelişmesine katkı sunmuş olan udi Rasim Salih’i, derneğin üyeleri saz arkadaşları Bayram Kırveş ile Adem Matsula’yı da takdirle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Udi Rasim Salih’in sadece Kosova’da değil Balkanlarda özgün Türk müziğinin yaşatılmasında ve gelişmesinde, yani ses ve saz sanatçılarının yetişmesinde çok büyük katkısı geçmiştir. Kemanıyla, uduyla, sesiyle Türk müziğine yeni değerler katmıştır.
Balkanlardaki Türk müziğine 20. yüzyılın damgasını vuran bu dev sanatçıyı deneğimizin 50 yıldönümünde anısını önünde saygıyla eğiliyor, eserinin ölümsüzlüğünü vurgularken, saygımız sonsuz. Halkımız, O’nun büyüklüğünü, içtenliğini, sıcaklığını hep duyacak, dernek üyeleri ise sanatın ve sanatçının en iyi örneğini Üstad’ın anılarında arayacaktır.
Bu yüzden, Rasim Salih gibi bir üstadın ölümü bir ömrün sonu değil, tam aksine üstad için bir başlangıcı olabilir, ancak.
Yazar: İbrahim Arslan